Bütün Evren Semah Döner

cropped-wallpaper-balerin-ve-ozgurluk.jpg

Yalova dan Tümata  114 gün sema etkinliğinden döndüm, üzerinden 10 gün geçti hala etkisindeyim. Bu 10 gün boyunca bir tarafım bu bir nevi ibadet belki de sana ait kalmalı dedi, bir yanım paylaşmalısın, bilmeli herkes dünyada böyle bir deneyim olduğunu. Ve her zamanki gibi paylaş diyen tarafım kazandı. Şu an bile bütün bedenim tüm bedenlerim semada gülümsüyor her daim. Bir süre öyle dışardan durur gibi görünürken ama her yanımla her hücremle semadayken, bir yanımda paylaşarak geçecek zaman gibi.

Bu etkinlik 2006 yılından bu yana var ama bana tam 11 sene sonra kısmet oldu, şükür. Sema canım Murat hocayla deneyimlemiştik ve çok keyif almıştım ama o daha çok bir öğrenme çabasıydı.  O zaman başlayayım anlatmaya.

Yalova ya doğru yola çıkarken, her yolculuk gibi bunun da beni değiştireceğini dönüştüreceğini biliyordum, ama bu sefer farklı, nerdeyse Hindistan a gidiyor gibiyim. Kalbim küt küt biliyormuş başka başka haller olcağını.

Tasavvuf kültürünü çok az biliyorum, ama her bilginin aynı kaynaktan geldiğini ve hep aynı şeyi söylediğini bildiğim için duyduğum hiçbir şey bana yabancı değil.

Etkinlik binası dağlara bakan bir yamaçta ve bir dağın eteğinde sanki, doğası nasıl muhteşem Yalova’nın, yemyeşil.

Gelir gelmez çantalarımızı bırakıp sema ve müziğin olduğu üst kata çıkıyoruz.

Biz girdiğimizde pistte 3-4 kişi sema yapıyordu, gözlerimi alamıyorum.Daha deneyimlemeden semanın bana söylediği derin bir teslimiyet hali ve ilahi yanınla buluşma arzusu, öyle aşkla seyreyliyorum bir süre, derin bir meditasyon hali izlerken.

Bir süre kalıyoruz orda, ne kadar bir süre olduğunu bilmiyorum… sonra çevreyi keşfetmeye başlıyoruz ve cıktığımız tepede rengarenk çadırlar ve bir labirent karşılıyor bizi. Labirent te kaybolmak ve sonra yolunu bulmak nasıl keyifli. Labirent i daha derin öğrenmeye ve paylaşmaya niyet ediyorum ilk fırsatta. Labirentte yürümek te tıpkı hayat yolculuğumuz gibi. Sakin mi yürüyorsun, denge demisin, savrulunca hemen deviriyorsun birşeyler. Yürüğün yola mı odaklısın, yoksa bitirmeye mi? Sakin misin heyecanlı mı? Ya da sakin ama tutkulumu? Nasıl keyifli.

Dönüp biraz daha sema alanında kaldıktan sonra yemeğe iniyoruz, yer sofralarında 40-50 kişinin birarada yemek yemesi de sessizlikte çok güzel, Golden Temple de gormüştüm Hindistan da, gönüllülerin yemek yaptığını hep beraber ve gelen herkesin şükür ve duayla yediğini ve bu yemeklerin nasıl bereketle çoğaldığını nasıl doyumsuz ve keyifli olduğunu. Burada da aynı his derin bir beslenme hali, yemek yemenin ötesinde.

Henüz semaya alışma aşamasındayız Sedef ciğimle, bu arada tanıdık bir kaç kişi görüyorum, ama herkes tanıdık eş dost sanki burda.  Bu arada sema alanı çekiyor da çekiyor bizi, deneyimli deneyimsiz, hızlı, yavaş herkesi izleme hallerindeyiz. Akşamüzeri artık dayanamayıp kendimizi Sema yaparken buluyoruz. Burda gönlünden geldiği gibi sema yapılıyor, sadece bildiğimiz kalbine doğru dönüyorsun yavaş başlayıp hızlanabilirsin, ya da aynen devam edebilirsin. Zaten bunların hepsi zihninde;  dönmeye başladıktan sonra herşey kendiliğinden oluyor, herşey olması gerektiği gibi oluyor, hep andasın. Arada kendini kontrol ettiğinde başın döner gibi oluyor, sonra tamamen başka bir boyut başka bir yer başka bir hal.  Tarifi mümkünsüz. Yoga dan sonra kendimizi bir başka halde buluruz, yoga yapanlar bilir, yoga kafası deriz buna. Sema kafası da böyle birşey işte, yapmak lazım, ve herkesin de biricik ve özgün deneyimi hali bu.

Bütün evren semah döner, Aşkından güneşler  yanar

Aslına ermektir hüner, Beş vakitle avunmayın

Canan bizim canımızdır teni bizim tenimizdir

Sevgi bizim dinimizdir başka dine inanmayın.

Hudaiyiz hudamız var dost elinden bademiz var

Muhabetten gıdamız var ölüm ölür biz ölmeyiz.

 

Yoga yapmaya başladığım ilk günlerde herkes yoga yapsın isterdim, bu bana iyi geldi, herkese iyi gelir kafası, sonra birçok kişiyi yogaya bulaştırdım:)) Sema aynı olur mu bilemem ama şimdi de herkes sema yapmalı halindeyim, çünkü bu hal çok güzel, çok derin, çok büyük, çok bütünleştirici.

Sonra gece oldu, bizim bir evimiz ve bir çadırımız olmadığı için Sema yapılan alanın kenarındaki minderlerde uyuyakaldık birçok insan gibi. Sonra gece uyanıp hiç susmayan müziği ve  sema yapan insanları görmek ve inanamamak, bazen rüya sanmak, çoğunlukla şükretmek anlatılır gibi değildi.  Sonra 2 gecem 3 günüm geçti böyle. Bazen çok daha uzun bazen çok daha kısa geldi, benim için inanılmaz bir deneyimdi.

Organizasyonun dünyanın her yerinden çok farkli müzik grubu olmasına rağmen bazen müzisyenler için yorucu olabildiğini hissettim. Yemekler muhteşemdi, tam benlik, her yer tertemiz pırıl pırıldı, gerçekten takdire şayan. İnsanlar acaip güzel göründü gözüme hep, çocuklar anlatılır gibi değildi, bazen saatlerce onları izledim dinledim. Her türden, her dilden müzikle sema yapmak çok güzeldi.

Ülkemde böyle şeyler oluyor olması içimi mutlulukla huzurla doldurdu. Tümata nın kurucusu Oruç hocayı biz gitmeden bir gün önce kaybettik. Sonraki gün eşi bir konuşma yaptı, etkinliğin ve bundan sonraki çalışmaların aynı şekilde devam edeceğine dair ve dedi ki Oruç Hoca derdi “herşey olması gerektiği gibi”. Derin bir teslimiyet ve kabul ve huzur hali.

Yanmaya doğru minik bir adımdı benimki ve şahaneydi.

“Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerekir. ” Mevlana Celaladdin Rumi.

 

 

Yorum bırakın